ANKARA BAROSU 62.
OLAĞAN GENEL KURULU; BARO BAŞKANI AV.
METİN FEYZİOĞLU'NUN AÇIŞ KONUŞMASI
Değerli
Meslektaşlarım,
Ankara Barosu'nun
Değerli Üyeleri,
Bugün, 13 Ekim. Ankara'nın Başkent oluşunun 89. yıldönümü.
Bu önemli günde, Türkiye'nin lider Barosu, Başkentimizin Barosu Ankara
Barosu'nun Genel Kurulu'nu açmaktan ayrıca onur duyuyorum. Cumhuriyetimiz gibi
Başkentimiz ve Baromuz sonsuza dek dimdik ayakta durmaya devam edecektir.
Bu önemli günde, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa
Kemal Atatürk'ü ve onunla birlikte mücadele eden tüm devlet adamlarını, kutsal
vatanımızı korurken şehit düşmüş bütün vatan evlatlarını, ebediyete intikal
etmiş bütün meslektaşlarımızı, rahmet, şükran ve saygıyla anıyorum.
Açılışımıza katılmış bütün misafirlerimizi selamlıyor, Genel
Kurulumuza başarı ve tebrik mesajı göndermiş olan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
Değerli
Meslektaşlarım,
Bundan 2 yıl önce, 10 Ekim 2010'da yapılan Genel Kurulumuzda
bize verdiğiniz göreve layık olmak için var gücümüzle çalıştık;
meslektaşlarımıza verdiğimiz sözleri yerine getirdik.
Hukuk devleti ve demokrasi yolunda Ankara Barosu'nun,
kuruluşundan bugüne kadar verdiği mücadeleyi sizden aldığımız destekle hep
birlikte devam ettirdik.
Ülkemiz, hukuk devleti ve demokrasi mücadelesinde önemli bir
dönemeçten geçiyor. Bu noktada biz avukatlara ve Barolara her zamankinden daha
büyük görevler düşüyor. Baroları sadece meslek odaları olarak görmek
isteyenler; Baroları belge veren, mühür basan, kimliksiz ve kişiliksiz şubelere
dönüştürmeye çalışanlar şunu bilmelidirler ki demokrasi ve insan hakları
mücadelesinin öncüsü yüzyıllar boyunca daima avukatlar ve Barolar olmuştur.
Savunma hakkının yok edildiği bir yerde haktan, hukuk
devletinden, kişi güvenliğinden, bağımsız ve tarafsız yargıdan, özgürlük ve
demokrasiden bahsedilemeyeceği açıktır. Ankara Barosu olarak biz, haksızlık
kimden gelirse gelsin, haksızlığın hedefinde kim olursa olsun, kim ne derse
desin yalnız hukukun tarafı olduk.
Toplumun, üniversitelerin, akademisyenlerin, gazetecilerin,
sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, "korkulu bir sessizlik"
içerisinde olduğu bu dönemde, "sessizlerin sesi" olmayı kutsal bir
görev bildik.
Bugün tasfiye haline sokulmuş Özel Görevli Mahkemelerin
kaldırılmasında en etkili kampanyayı Ankara Barosu başlatmış ve sürdürmüştür.
Geldiğimiz noktada, doğrudan doğruya siyasi iktidar tarafından
"demokrasilerde bulunmaması gereken mahkeme"ler olarak
nitelendirilmiş olan Özel Görevli Mahkemeler, TBMM tarafından kapatılmış, ancak
dünya hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek şekilde ellerindeki işleri
bitirinceye kadar yargılama yapmalarına imkan tanınmıştır. İzahı imkansız bu çelişkili
durum, ülkemizde hukuk devleti ve demokrasinin içine düşürüldüğü derin krizin
bir göstergesidir.
Değerli
Meslektaşlarım,
Benimle birlikte omuz omuza mücadele veren bütün
meslektaşlarıma ayrıca teşekkür ediyorum. Genel Kurulumuza sunulan 2010-2012
Çalışma Raporumuzda hep birlikte yürüdüğümüz bu zorlu mücadelenin ve yapılan
faaliyetlerin çok az bir kısmına yer verebildik. Faaliyetlerimizi mümkün
olduğunca sizlerin bilgisine güncel olarak sunmaya çalıştık. Mesleğimiz ve
Baromuz, yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü, toplum huzuru ve mutluluğu
adına yaptığımız faaliyetlerimiz kısaca elinizde bulunan faaliyet raporlarında
yer aldı. Bu faaliyetlerimizin bir çoğunu, kendi üyeleri arasından divanını
oluşturan özerk çalışan kurullarımız
eliyle gerçekleştirdik.
Bu dönemde yaklaşık 250 mesleki faaliyet
gerçekleştirdiğimizi; 2012 Uluslararası Hukuk Kurultayı'nın ise Türkiye'de
gündem yarattığını gururla ifade etmek istiyorum.
Kurumsallaştırdığımız Avukat Hakları Merkezimizle 7 gün 24
saat bir kale gibi meslektaşlarımızın arkasında durduk. Yüzlerce avukat hakkı
ihlaline müdahale ettik. Mahkemeler, mahkeme kalemleri, savcılar, icra
müdürlükleri, karakollar, cezaevleri ve ilgili tüm kurumlar avukat hakkının ne
olduğunu ve bir Baro tarafından nasıl korunduğunu gördüler. Birimize yapılan
haksızlığın hepimize yapıldığını anlamadığımız takdirde hak mücadelemizin
başarılı olamayacağını biliyorduk. Avukatın savunma yapmasının karşısına
çıkarılan her engelin aynı zamanda bireyin temel hakkının ihlali olduğunu, avukatın
olmadığı, sistemden dışlandığı bir toplum düzeninde insan hakkından, hukuk
devletinden ve demokrasiden bahsedilemeyeceğini; böyle bir yerde hakim ve
savcıların cübbe giymiş bürokratlara dönüşeceğini, avukatın hak veya yetkisinin
ihlal edilmesi, kısıtlanması, elinden alınması durumunda asıl hedefin toplumda
birey olarak yaşama hakkına sahip olan kişiler olduğunu, bireyin
köleleştirilmeye çalışıldığı her yerde saldırının önce avukatlara yapıldığını
biliyorduk.
Herkes bilmelidir ki, avukatlar ve barolar demokrasinin
lokomotifi, hukuk devletinin savunucusu ve adaletin güvencesidir. Biz Ankara Barosu
olarak, Baromuz mensubu meslektaşlarımızın avukat haklarının ve avukatlık
onurunun korunması, adaletin gerçekleştirilmesi için gerekli evrensel ilkelere
uygun olarak mesleğimizin yürütülmesi için önce meslektaşlarımızın sorunlarına
koştuk. Ankara içi veya dışı, Adliye içi veya dışı, meslektaşlarımızın
karşılaştıkları sorunlarda yanlarında olduk. Faaliyet raporumuzda bu mücadeleye
ilişkin pek çok somut örnek bilginize
sunulmuş bulunmaktadır.
Günlük mesleki
hayatımızı etkileyen faaliyetlerimizin bazılarını burada sunmak istiyorum:
·
Tutuklu müvekkillerimizle haftanın yedi günü,
mesai saatleriyle sınırlı olmaksızın görüşme hakkına, Baromuzun açtığı davayla
kavuştuk.
·
Cezaevlerinde avukat görüşme odalarının kamera
sistemiyle takip edildiğinin meslektaşlarımız tarafından iletilmesi üzerine
yapılan görüşme ve yazışmalar neticesinde uygulamanın sonlandırılması sağlandı.
·
Savcılık kalemi sorgusunda vekaletname
istenmesine Baromuzun girişimiyle son verildi; Başsavcılık tarafından
avukatlara ayrı bir sorgu penceresi tahsis edildi.
·
Delil olarak kullanılacak nüfus kayıt
örneklerinin vekaletname ibrazı halinde avukatlara verilmesi sağlandı.
Avukatların Adli Sicil Genel Müdürlüğünde sıra beklemeden adli sicil kaydı
almaları temin edildi.
·
Masraf avanslarının yalnızca Adliyedeki
postaneden değil, Türkiye’nin her yerindeki postanelerden yatırılması imkanı
yaratıldı.
·
Önceki Genel Kurul'da verdiğimiz önerge ile
gerçekleşen üç yıl ve daha az mesleki kıdemde olan genç meslektaşlarımızın ve
engelli meslektaşlarımızın baro aidatlarının asgari oranda alınması yönündeki
uygulamamızın, bu dönemde, 40 yıl ve
üzerinde meslek kıdemi olan ustalarımız için de uygulanması kararını aldık ve
Sayın Genel Kurulumuza önerdik.
·
6111 Sayılı Kanunun SGK Prim Borçlarının
yapılandırılmasına ilişkin getirdiği düzenlemelerden yararlanmak isteyen
meslektaşlarımızın, SGK Ankara Bölge Müdürlüğü’nde oluşan uzun kuyruklarda
beklemesini önlemek amacıyla doğrudan doğruya SGK Genel Müdürü ile görüştük,
meslektaşlarımızın başvurularının Baro kaleminde alınarak, Baromuz tarafından
topluca SGK’ya gönderilmesini sağladık.
·
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı ile
yürüttüğümüz yazışmalar neticesinde, avukatların bürolarında sabit POS
cihazıyla ve haciz mahallerinde seyyar POS cihazıyla müvekkillerinin alacaklarını
ve kendi avukatlık ücretlerini tahsil edebilmelerini temin ettik.
·
Bazı kolluk merkezlerindeki ifade almalarda
vekaletname ibrazının istenmesinin hukuka aykırı olduğunu açıkladık, takip
ettik ve hukuka aykırı uygulamalara son verilmesini sağladık.
·
UYAP’ın paralı hale getirilmek istenmesi
üzerine, bir imza kampanyası başlattık ve 5000 imzalı dilekçemizi TBB ve Adalet
Bakanlığına sunduk. Bundan bir süre sonra, TBB ile Adalet Bakanlığının yaptığı
bir protokol uyarınca UYAP’ın avukatlara paralı hale getirildiğini üzülerek
öğrendik. UYAP’ın, hakim ve savcılar gibi yargının kurucu unsuru olan
avukatlara paralı hale getirilmesinin hiçbir kanuni dayanağı olmadığını,
tarafları kim olursa olsun, kamu hizmetinin kanuni dayanak olmaksızın bir
protokolle paralı hale getirilemeyeceğini söyledik, iptal davası açtık, sonucu
bekliyoruz. Bu girişimlerimizin de etkisiyle, UYAP ücretleri indirildi, fakat
hukuksuzluk son bulmadı.
·
Adli Yardım Merkezini sosyal devlet ilkesine
yakışır şekilde topluma tanıtmak ve bu hizmeti hızlandırmak, etkin hale
getirmek için Adliye dışında belediyelerde de Adli Yardım Merkezleri açtık.
·
Havayolu şirketlerinin avukatlık kimliğini kabul
etmeyen uygulamalarına son verdirdik.
·
Baromuzun girişimiyle Tebligat Kanununda
değişiklik yapıldı; avukat bürolarına tebligatların resmi çalışma gün ve
saatleri içinde yapılacağı hükme bağlandı, cumartesi günü tebligat yapılmasının
önüne geçildi.
·
Ankara Adliyesinin olumsuz fiziki koşullarını
iyileştirmek için çaba harcadık; avukat odalarını yeniledik.
·
En uygun primle, en kapsamlı mesleki sorumluluk
sigortası imkanı yarattık.
·
Sağlık hizmetinde büyük indirimler ve konfor
sağladık.
·
Otellerle, lokantalarla, araç kiralama
şirketleriyle, otobüs şirketleriyle görüştük, Ankara Barosu mensupları için
anlamlı indirim oranları aldık.
·
Adliye otoparkının güvenliğini sağlamak için
kamera sistemi kurduk.
·
Bugün özellikle genç meslektaşlarımızın çok
rağbet ettiği ABEM Teras Kafe’yi açtık; Baro Kahve’yi baştan sona yeniledik.
·
Gölbaşı tesislerimizde mutfağın kapasitesini 3
misline çıkardık; hizmetin kalitesini lüks lokanta seviyesine getirdik.
·
Baronun bir ticarethane olmadığını gösterdik; sertifika
programlarının ücretlerini, masrafları kısmen karşılayacak seviyelere düşürdük;
eğitim seminer ve programlarını tüm meslektaşlarımıza ücretsiz olarak
gerçekleştirdik.
·
Tesislerimizdeki avukat ve ABAYS üyesi avukat
indirimlerini anlamlı şekilde arttırdık. Vefat eden üyelerimizin birinci derece
yakınlarının da indirimli hizmet almasını sağladık.
·
Kütüphanemizi yeniden düzenledik. Kadın hakları
için ayrı bölüm açtık. Görme engelli kütüphanesini her kuruma örnek olacak
seviyeye çıkardık; engelli meslektaşlarımıza sorun yaratan koridor kapılarının
kaldırılmasını sağladık; Engelli Meslektaşlar Kurulu’nun taleplerini titizlikle
yerine getirdik.
·
Baromuzun web sitesi ve Adliyedeki LCD
ekranların kontrolü, bu işi yapan özel şirketten alınarak, yeni kurduğumuz
Bilişim Birimine verildi. Böylece veri tabanımızın kontrolü, kurumsal bir
yapıda olması gerektiği gibi, Baromuza geçti.
·
Kurul, komisyon ve merkezlerimizin Baromuz web
sitesine bağlı kendi web sitelerini kurmalarının teknik alt yapısını
oluşturduk; bu web sitelerine veri giriş yetkisini kendilerine verdik.
·
Türkiye'de ve Barolarda bir ilk olan Yasa İzleme
Enstitüsü’yle hakim, savcı, avukat, akademisyen, milletvekili ve Meclis’teki
yasa uzmanlarını aynı çatı altında toplayan tek kurum olduk. Türkiye’nin her
yerinden akademisyenler, hakimler, savcılar, avukatlar, milletvekilleri,
Enstitümüzün Genel Kurul üyesi. Aynı masaya oturuyor, atölye çalışması
yapıyoruz. Bir Baro’nun çatısı altında oturup, bu kişilerin, atölye çalışması
yapması, bir kanunun nasıl çıkarılacağını konuşmaya, çıkarılmış bir kanunun
eleştirisini yapmaya başlaması gerçekten hem heyecan hem de umut veriyor.
Bununla gurur duyuyoruz. Ülkemizde son
zamanlarda temel yasalarımızda yapılan değişiklikleri kamuoyuna ve ilgili
makamlara ulaştırmak için çok sayıda meslektaşımız ve akademisyenle çok sayıda
toplantı ve çalışma gerçekleştirdik. yasa İzleme Enstitüsü'nü birçok kurum ve kuruluşun
yasalarla ilgili kurum içi eğitim talep ettiği bir merkez haline getirdik. Yeni
yasaların tanıtılması konusundaki bu çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.
·
Türkiye kadın hareketine büyük katkılar sağlamış
olan Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezinin birikimini, Gelincik Projesiyle,
şiddet mağduru kadınlara verilen kısıtlı danışmanlık hizmetinden sahada
mücadele yürüttüğümüz aktif avukatlık desteğine dönüştürdük. Gelincik
Projesi’ne sadece kadına karşı şiddetle mücadele anlamında bakmamak gerekir,
aynı zamanda Baro’nun ve avukatların toplumdaki insanların canına, tenine
dokunan, elini tutan bir rol üstlenmesini sağladığı için önemsiyoruz. Böylece
toplum, Baro’nun hayatlarını doğrudan, anında etkileyen bir konumda olduğunu
anladı. Avukat ve Baro halkla buluştu, toplumu kucakladı. Ankara Barosu, dayak
yiyen, işkence gören kadını sahiplendi, sorumluluğunu üstlendi. Toplum adına o
kadından özür diledi. Atılan bu somut adımlarla ve proje kapsamında yapılan çalışmalarla
bu konudaki yasaların değişmesinde etkili olundu.
Gelincik Projesi, Türkiye’de bir il
özel idaresinin maddi destek verdiği tek Sosyal Sorumluluk Projesi. Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı, Ankara Valiliği, Ankara İl Özel İdaresi, Ankara
Emniyet Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü ve onlarca sivil toplum
örgütü proje destekçilerimiz. Ankara Barosu’nun tescilli markası olan Gelincik
Merkezi diğer pek çok baroda da birer birer açılmaya başladı. Biz Ankara Barosu
olarak, fark yarattık; söz söyleme hakkını kazandık; bununla gurur duyuyoruz.
·
Kasım 2011 tarihinde Türkiye Barolar Birliği
Başkanlığı'nın Barolara göndermiş olduğu "Avukatlık Kanun Taslağı
çalışmasının son aşamasına gelindiği ve tartışılacak konu başlıklarının
sunulduğu" yazı ile gündeme gelen Avukatlık Kanunu Taslağı'nın, mesleğimiz
ve Barolarımız için büyük tehlike arz ettiğini gördük. Ankara Barosu olarak
meslektaşlarımızı bilgilendirmeyi görev bildik ve topyekun bir mücadeleye
giriştik. Üzülerek belirtmeliyim ki, bugün, demokrasi havariliği yapanların bir
kısmı o gün susmuş veya tüm Barolara,
"Ben iktidarımı paylaşmam" diyebilmiştir.
Bu
kapsamda, Ankara Barosu olarak biz, Türkiye’de avukatlığın, yabancı avukat
ortaklıklarının kontrolüne geçmesine yönelik çok ciddi bir girişimi,
Türkiye’deki bütün avukatları uyarma noktasında öncülük ederek önledik. Verdiğimiz
gazete ilanları ve açıklamalar ile Türkiye'deki bütün avukatları tehlikeye
karşı uyardık. 10 yıldan az meslek
kıdemi olan avukatların, yani genç avukatların, Yargıtay’da, Danıştay’da,
Asliye Ticaret ve Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava takip etme haklarının ellerinden
alınmak istendiğini tüm Türkiye'ye duyurduk. Ankara’da yaklaşık 5 bin,
Türkiye’de yaklaşık 30 bin – ki bu Türkiye’deki avukatların aşağı yukarı yarısı
anlamına geliyor- kendi bürolarını kapatması anlamına geliyordu. Bu
meslektaşlarımız, asgari ücrete mahkum edileceklerdi. Kendi bürosunu açma hakkı
fiilen elinden alınmış, avukatlığı adeta yarım avukatlığa dönüşmüş bu
meslektaşlarımızın Türkiye’ye davet edilecek olan yabancı avukatlık
şirketlerinde emekleri sömürülerek ucuz iş gücüne dönüştürülmesi
amaçlanıyordu. Öyle sanıyoruz ki bu
projenin gerçekleşmesini önledik. Ama kalıcı çözüm olabilmesi için herkesin,
bütün meslektaşların bu tehlikenin bilincinde olması gerekir.
·
Ankara Barosu olarak edinilmiş tüm haklarımızı
koruyarak Avukatlık Kanunu ile ilgili yapılması düşünülen değişiklik
önerilerimizi ilgili yerlere ve meslektaşlarımızın bilgisine sunduk. Bu
konudaki mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Kıymetli Meslektaşlarım,
Avukatlık Kanunu’nda meslek
alanımızı genişletecek, mesleki onurumuzu koruyacak, staja giriş ve levhaya
kayıt aşamalarında yapılacak sınavlar yoluyla meslekte kaliteyi arttıracak,
stajyer avukatlara karşılıksız burs imkânı sağlayacak, meslektaşlar arasında
dayanışma havuzu oluşturacak yeşil pasaporta imkan sağlayacak, somut ve
gerekçeli önerilerimizi hayata geçirmek için başlattığımız girişimleri devam
ettireceğiz.
Bu dönemde, Ankara Barosu’nda katılımcı demokrasinin kurumsallaşmasını
sağlamaya kararlıyız.
Kurul, komisyon ve merkezlerimizin özgürce seçimlerini yapmalarını,
faaliyetlerinde Baronun maddi – manevi desteğini daima almalarını vazgeçilmez
şekilde gelenekselleştirmek zorundayız.
Yargının kurucu unsuru olmak, bilgili olmayı zorunlu kılar. Meslek içi
eğitim faaliyetlerimiz aynı şekilde devam edecektir.
Gelincik Projesi gelişmeli, diğer barolara yaygınlaştırılmasına devam
edilmeli, Ankara Barosu kadına ve çocuğa karşı şiddetle mücadelede daima lider
olmalıdır.
Yasa İzleme Enstitüsü ile yeni zirvelere tırmanmalı, yasa yapma
süreçlerinde etkin şekilde söz sahibi olmalıyız.
Mesleğe yeni başlayan genç meslektaşlarımıza indirimli baro aidatına
devam edilmelidir.
Engelli meslektaşlarımıza mümkün olan her türlü imkan ve kolaylık sağlanmalıdır.
Çocuk haklarının korunmasında haklı ünümüzü korumalı, herkese örnek
olmaya devam etmeliyiz.
Tüketici hakları bilincini topluma yerleştirmeli, ceza yargılamasında
uzlaştırmalarda avukatlara büyük iş imkânı sağlayacak şekilde uzlaştırmacı
avukat kurumunu daha işlevsel kılmalıyız.
İlçelerdeki meslektaşlarımızla sergilediğimiz dayanışma ve işbirliği,
Ankara Barosu’nda gelenekselleşmelidir.
Kadın Hakları Merkezimizle yalnızca Ankara’yı değil, tüm Türkiye’yi
bilinçlendirmeye, kadın hakları konusunda kitleleri eğitmeye devam etmeliyiz.
Genç meslektaşlarımızın baro siyasetinde ve faaliyetlerinde önleri daima
açık olmalıdır. Bu anlayışı bizlerden sonra baro başkanı ve yöneticileri kim
olursa olsun değişmeyecek şekilde yerleştirmeliyiz.
Sizi temin ederiz ki herkes, Baro Meclisi yoluyla katılımcı yönetim
anlayışının etkili şekilde hayata geçtiğini görecektir. Yeni kurduğumuz Baro
Meclisi kurumsallaşmalı, bizden sonra gelecek bütün yönetimler de, Baro
Meclisinin kararlarını mutlaka dikkate almalıdır. Kıymetli Meslektaşlarımız,
göreceksiniz Baro Meclisi Ankara Barosunda fevkalade etkili bir denet-denge
mekanizmasını kuracaktır.
AB ve Dış İlişkiler Merkezi özellikle genç meslektaşlarımız açısından
uluslararası alana açılırken başvuracakları bir rehber haline getirilmelidir.
Ücretli çalışan meslektaşlarımızın, kamu avukatı meslektaşlarımızın
sorunlarını hafifletmek için yapılması gereken kanun değişikliğine bağlı çözüm
önerileri TBB ile birlikte titizlikle takip edilmelidir.
Hepsinden önemlisi, yabancı avukatlık ortaklılarına izin verecek ve
hepimizin geleceğini elimizden alacak olası kanun değişikliği girişimlerine
karşı top yekun mücadele kararlılığımızı devam ettirmemiz zorunludur.
Hayatımda duyduğum en onurlu sıfat, ülkemin her köşesinde
karşılaştığım vatandaşlarımızın "Ankara
Barosu Başkanımız" deyişidir. Bu onurlu sıfatı sizler adına taşıdım.
Bu düşüncelerle,
Ankara Barosu 62. Olağan Genel Kurulu'nun başarılı geçmesini diliyor, Baromuzun
Kurul, Komisyon, Enstitü ve Merkezlerinde fedakarca görev yapan meslektaşlarıma
ve tüm meslektaşlarıma, Baromuzun büyük özveriyle çalışan Müdürü ile tüm
personeline verdikleri destek için şahsım ve Yönetim Kurulumuz adına en içten
teşekkürlerimi sunuyorum. Ankara, 13
EKİM 2012