Bir Ağaç, KALAS Değildir..
O Bir Kanaat Önderi: Necati ÇAVDAR |
Bir ağaç sadece ağaç; denilip geçilen bir şey değildir.
O, oksijendir.
O, barınaktır..
O, sığınaktır.
O, yeşildir.
O, toprağa tutunmadır.
O, hasılı bir, can komple bir hayat..Bir alemdir.
Sen bir zamanların mağduru iken, zalim oluyorsun.
Gidip şu yaz başında yuvasında cıvıldaşarak ana bekleyen
yavruların, yuvasını yıkıyorsun
Sen, buldozerlerle kendine sığınan kurdun-kuşun, börtü
–böceğin mekânını yerle bir ediyorsun.
Bir avuç vicdan sahibine, gestapo taburları gönderiyorsun..
Bu zulüm, değil de nedir…?
Sen iki ihtiyarın serinlemek için dibine çömeldiği,
huzura dinamit koyuyorsun..
Sen, evimin önünde yeşil var diye umutlanan ve onca para
ödeyenlerin umudunu tüketiyorsun.
Sen; oralarda aşk, kavga, sevda, kin, umut, hülya her ne
varsa yaşanmışların, hatıraların köküne kezzap döküyorsun.
Sen yüzyılların ortaya koyduğu bir yapıyı, kökünden sökerek
tarihe meydan okuyorsun
Bunlara hakkın var mı?
Onu meydana getiren, onu diken…
Mevcut çevreyi; mekan, malzeme ve mimarisiyle ortaya
koyanların eserine müdahaleye, hangi akıl ve hakla sahip oluyorsun.?
Evet, meri kanunlar belki sana bu hakkı verir. Fakat ilahi,
tabiii ( şeri ) kanunlar bu hakkı sana vermez.
Yetkin ve sıfatın ne olursa olsun vermez.
Zira o ağaca tüneyen serçenin de, başında
ötüşen kumrunun da.. Karşıdaki avını gözleyen karganın da …
Dallarlında gezen karıncanın da..
Çevrede mülkü olup da ona bel bağlayanların, belki yüz
yıllar sonra doğacak çocuklarının da..
Hiçbir ilgisi olmasa da sadece bir kez geçerek birine
merhaba diyenlerinde hakları var..
Sen yüzyıllar önce dikilen bir taşı, sütunu kaldırmaya
hakkın yok ise Gezi parkını yada başka bir yapıyı kazımaya hiç hakkın
yok.
Ne yapacaksan git başka yerde yap.
Yapacaksan kazıyarak, yok ederek değil.
Yaşatarak, koruyarak çoğaltarak yap..
Hatta mevsimine dikkat ederek yap..
Tıpkı diktatör Kamal ağa gibi her şeyi silerek, kazıyarak
yeniden inşa değil…
Var olanın üstüne koyarak, yaşatarak, paylaşarak, danışarak,
ikna ederek inşa daha sağlıklı.
Daha önemlisi adaletle hükmederek, yapabilmek adamlık.
…
Kamu gücünü elene geçirip, gariban serçeye, birkaç çiçeğe
savaş açmak neyin nesi…
Elbet, onunda KORUYUCUCUSU – GÖZETENi olduğunu nasıl
unutursun…?
Akılla doğruyu bulamıyorsan..
Gerekirse karşına mazlumları, hatta daha
zalimleri çıkararak dize getirir..
Güvendiğin en seçme zalimler, en seçme yağdanlıklar bile
mazlumun karşısında mum olur, dize gelir.
Geldi de..
Dizi olmayan, karşısında senin en zalim makinen TOMAlar durdu.
Hatta kaçtı.
Sen, masum istek ve insanların arkasına sığınarak meydana
çıkan; daha zalim ve pusuya yatmış leş kargalarından
parti binalarını hele hele ata mirası mabetleri korumaktan acizken, neden
gidip masum ve mazlum..
Şu İstanbul sıcağında ağzını açmış, biraz serinlik uman
kuşların yuvalarını bozarsın.?
Çünkü ağaç, sadece bir KALAS değil, başlı başına bir alemi
barındırır..
Kimi “kalaslar”, taşa duyurduğumuz
çığlıkları duymadı, duyamadı..Ama kalpleri taşlaşıp akıldan, insaftan
uzaklaşanların; heveslerine uyarak, egolarına, dünyevi güç ve saltanatlarına
dayanarak ağacında bir canlı olduğunu unutup, yemyeşil elbiseye
büründüğü, çiçeğe, meyveye durduğu, yorgun bedenlerin altında gölgelendiği bir
dönemde değil balta vurmak, onları buldozerlerle kökünden kazımak istediler.
Bir ağaç diye bakıp savaştığın alem; dar geldi, savaşı tüm
ülkeye yaydın..
Evin sayılan partin tarumar edilip, hak ile yeksan
edildi, en kutsalın bildiğimiz mabedin çiğnendi/çiğnettin..!
Masum ve mazlumlara “Adaletle” yaklaşmayıp
memleketi, meydanları; pusuda bekleyen anarşiste/anarşizme,
sırtlanlara teslim ettin..
Ben burada ..
Sen ..
Zulümlerin zirve yaptığı..
Marip’de.. Kızıllıklar ülkesinde… Marakeş’de
..
Pön’ün mağruru Aniballar, Kartacalar bi şeyler hatırlatır
mı..
Daha güzelini yapmak için bi Haziran günü Neron’un tümünü
ateşe verdiği Roma, Afrika kıyılarından görünür mü ..
Görebilen bulunur mu?
Bilmem..
Fakat;
Kukaların, kulların, bu gün senden nemalanan , en kısa
zamanda seni terk edecek olanlar SÜR dese de, akıl, vicdan..
En önemlisi; Maripten Maşrıka, bütün aleme, halkın
vicdanına hükmeden, istediği zaman Ebabilleri gönderen, senin
zulmüne yeter ve DUR diyor..
Zira o, yok etiğin yeşilin, ağacın, kuşun, kurdun sahibi
var..
Unutma ki, ağaç sadece bir KALAS değildir.
Hoş kalas olsa da nice işlere yarar, nicelerine barınak
olur.
Anlayana…
04. Haziran 2013
Necati Çavdar